Record of Lodoss War [OVA][1990]

Lodoss-tou Senki

Bundan uzun yıllar önce, enteresan bir yanlışlıkla elime geçti Record of Lodoss War. Öyle ki, OVA’yı izledikten sonra “ben bunu daha önceden biliyordum” diye düşünmekten kendimi alamadım.

Orta okul zamanlarım, kendimizi fantastik kitaplarla büyüttüğümüz dönemler. Bir yandan Tolkien, David Eddings geliyor, diğer yandan Salvatore, Margaret Weis ile besleniyoruz. Muhabbetlerimiz bile Drow, ejderha, büyücü, paladinler üzerine kurulmuş.

O zamanlar yeni tanıştığım bir arkadaş getiriyor bunu. “Çok enteresan bir çizgi film” diyerek koyuyor önüme. Tabii onun anime ile çizgi film arasındaki farkı bilmiyor oluşuna hiç girmeyeceğim. Akşamı zor ettim, evde ilk bölümü izlerken daha okul kravatım bile boynumdaydı belki.

O akşamdan bugüne neredeyse  20 sene geçmiş. Hâlâ arada izlemek için uzandığımda, heyecandan elime ufak bir titreme geliyor. Kaç tekrar izledim bilmiyorum ama, aslında türünün tek örneği ile karşı karşıyayız.

Binlerce yıldır süregelen bir savaş, sonunda iki tanrıyı karşı karşıya getirir. Marfa, Yaratılış Tanrıçası ve Kardis, Yokoluş Tanrıçası.

Tanrıların mücadelesinde dünya sallanır, kırılır, yeni dağlar, yeni ovalar, yeni denizler meydana gelir. İnsanlık doğar ve ölür, kimsenin bilmediği yaratıklar vücuda getirilir ve savaşa sürülür. Nihayetinde herkes yok olduğunda, gene sadcece iki tanrı karşı karşıya kalır.

Son savaşlarını yaptıkları yeri karadan ayırır ve onu ayrı bir isimle çağırırlar. İnsanların tabiriyle; “Lanetli Ada Lodoss”…

Hikayemiz bu girişle beraber başlıyor. Asıl kahramanımız Parn, yaşadığı köyden birisine saldıran yaratıklardan onu korumaya çalışırken, yanlışlıkla yaratıklardan bir tanesini öldürür. Köyüne döndüğünde çoktan günah keçisi ilan edilmiştir, çünkü herkes o yaratıkların (bu arada arkadaşlar Ork) köyü saldırıp, ölen arkadaşlarının öcünü alacağını bilmektedir.

Arkadaşı ile dağlara gidip Ork’ları öldürmeyi planlayan Parn, bir Elf’ten hepsinin köyüne saldırdığını öğrenir. Geri döndüğünde çok geç olsa da, asıl hikaye bundan sonra başlar.

Köyün hayatta kalanları, Parn’ı köyden uzaklaştırmak için, onun krallığa gitmesini isterler. Babasının zırhını giyen Parn da, yanına bir Cleric (rahip/papaz), bir Dwarf (cüce), bir de Magician (büyücü) alarak krallığa doğru yola çıkar. Bu arada onlara dağda yardım eden Elf’in de (cin/peri) katılımıyla, neredeyse ekip tamamlanır. En son olarak da hayatını kurtaracakları bir Thief (hırsız) ile, tam bir grup olurlar.

Bundan sonrası, Lodoss’a gelmesi gereken barış ve huzurun yöntemlerini bulmaktır.

Aslında orijinal halinde Record of Lodoss War bir RPG oyunu imiş. Hatta mangaları da farklı oyunların anlatımının çizilmesi olarak yayınlanmış. O yüzden biz pek bilmesek de, animenin yayınlandığı döneme kadar zaten hali hazırda ortalamanın üzerinde bir izleyici ve takipçi kitlesine sahipmiş. Şu an durum nedir bilmiyorum ama muhtemelen belli bir sayıda takipçisi hala onun adına oyunlar oynuyordur.

Görüldüğü üzere serinin hikayesi ve gelişimi güzel. Zaten Tolkien takipçileri için kaçırılmaz bir şölen olsa da, Tolkien ve eserlerini bilmeyenler için de “Yüzüklerin Efendisi” ya da “Hobbit” gibi bir hatırlatmada bulunalım. Konu yer yer parçalanmakla beraber genel bir bütünlük içinde gittiği için takibi kolay ve izlemeyi sezon tamamlanana kadar bırakamıyorsunuz. Bu arada tabii ki ROLW ile Tolkien eserlerini karşılaştırmıyorum, sadece aynı ana grupta olduklarını belirtmek istedim.

Çizimler yaşına göre çok iyi olsa da, bugün için geri kaldığını kabul etmek lazım. Gene de fantastik anlatımı ve amerikanvari havadan uzaklaşmış bir kurguyu görmek mümkün. Karakterlerin kendini tekrarlayn çizimleri yoksa da, arka plan ve hikaye elemanı karakterlerin (yürüyen Ork, ormandaki ağaçlar, taş, toprak vesaire) sürekli tekrarlanan basit animasyonlardan hazırlanması artık günümüzde kabul edilmiyor.

Sesler ve müzikler tam olması gerektiği gibi. Belki biraz daha fazlasını isteyebilirdim ama kendi türündeki yegane örnek olarak, çok da ellemek istemiyorum.

Gördüğünüz gibi Record of Lodoss War OVA kendine has çizgisinde ve anlatımında, gene kendisine ait bir yerde oturuyor. Henüz bu grupta sert bir örnek görememiş olmak beni sevindirmedi de, üzmedi de ama birkaç rakibi daha olsa, biz seyirciler açısından iyi olurdu.

Fantastik öykülerde tek çizginin uzaylılar ve liseli kızlar olmadığını bilen bir gruba hitap etse de, hafiften farklı bir tür denemek isteyen herkes için tavsiye edilebilir kalitede. Yalnız şunu da söylemem lazım ki, eğer bilgisayar oyunda “konu beni bağlamaz, grafiğe bakarım” kafasındaki arkadaşlardansanız, çizimler sizi yorabilir.

Benim için ise, daima istediğimi bulduğum fantastik bir seridir…

Bölümler;

Prologue to the Legend
Blazing Departure
The Black Knight
The Grey Witch
The Desert King
The Sword of the Dark Emperor
The War of Heroes
Requiem for Warriors
The Scepter of Domination
The Demon Dragon
The Wizard`s Ambition
Final Battle! Marmo the Dark Island
Lodoss – The Burning Continent

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir