Bazen öyle animelere denk geliyoruz ki, nasılsa herkes biliyordur diye elimizin altından kayıyor ama bir zaman sonra tekrar izleyip, “bu kadar derin anlatılacağını düşünmemiştim” diye düşünebiliyoruz.
Neyse ki Miyazaki’nin hemen hemen tüm çalışmaları için bu konsepti uygulamak mümkün. Birkaç senede bir izleyin, muhakkak kaçırdığınız ya da daha farklı anlamlandırdığınız bir noktaya geleceksiniz.
Mononoke-hime’yi ilk izlediğimde lisedeydim. Daha doğru dürüst takip etmediğim bir kültürdü anime ve genelde de memleketimde pek bulunmuyordu. Nasıl oldu da elime geçtiyse, maalesef ki bir süre dönemin sinema filmlerine ve halı saha maçlarına yenildi. Ne zaman ki izledim, o zaman bende değişim başladı.
İlk izlediğimde, genel olarak fantastik bir hikaye idi ama aklımda soru işaretleri vardı. Daha sonra tekrar izlediğimde, artık ateş ve barutla ilgili bazı simgeler kurdum. Daha sonra ise artık mevzuyu kafamda tamamen oturtmuştum.
Mononoke-hime, doğanın ve insanların mücadelesine bir bakış. insanların ilerlemek adına yapabileceklerinin ve yaratabileceği yıkımların bir yansıması idi.
Köyüne saldıran vahşi bir domuzla savaşırken yaralanan Prens Ashitaka, buyaranın ruhunu nefretle örecek ve onu öldürecek bir hastalık olduğunu öğrenir. Köyünde bulamadığı çareyi, bu nefretle beslenen şeytanı öldürerek edinebileceğini düşünür ve batıya doğru yola çıkar.
Yolda karşılaşacağı bir rahip, ona yardım edebileceğini düşündüğü tek şeyin, Büyük Orman Ruhu (Deer God) olduğunu ve onu bulması gerektiğini söyler. Büyük Orman Ruhu’na yalvarmalı ve üzerindeki bu hastalığı, bu laneti kaldırmasını istemelidir.
Nihayetinde yolculuğu onu San’a ve Leydi Eboshi’ye ulaştırır. San, ormanda kurtlar tarafından yetiştirilmiş bir kız, Leydi Eboshi ise Irontown kasabasının çalışanları olan eski fahişelerin ve oradaki madencilerin lideri olan kadındır. Leydi Eboshi, demir madenlerinden elde ettiği demirle silah yapıp orman canlılarına savaş açmakta, bir yandan da bu iş için kasaba çevresindeki bütün ormanları yakıp yıkmaktadır.
San ise ormandaki Kurt Tanrısı (Moro) tarafından büyütülmüş, doğanın yüreğinde yaşayan bir kızdır. Biz onu Mononoke-hime olarak tanıyoruz tabi artık. Mononoke’nin Eboshi ile olan savaşı, artık Ashitaka ile de kesişmiştir.
Nihayetinde Ashitaka’nın hastalıklı kolu ve o hastalığın ona sağladığı güçten faydalanmak isteyen Mononoke ile Eboshi’nin savaşı giderek büyür. Ashitaka ne yaparsa yapsın, bir türlü bu ikilinin birbirlerine olan nefretinde ve mücadelesinde azalma olmaz. Ve tabii olaylar gelişir.
Mononoke-hime, Miyazaki’nin en önemli ve en başarılı işi olarak gösterilen bir çalışma. Sayısız ödül ve bunca yıldan sonra bile, hâlâ bu kadar başarıya sahip çok az anime yapılabilmiş olması da bunun en büyük kanıtıdır.
İyi ile kötünün savaşında her iki tarafın da kendi iyi ve kendi kötü yüzlerini bir şekilde betimlemeye çalışan Miyazaki, hikayeye doğanın ruhlarını, insanların sorunlarını, kahramanların insani taraflarını sokarak aslında çok derin bir çalışmaya girmiş diyebiliriz. Her ne kadar bunlar bizim sonradan yüklediğimiz anlamlar olabilecek dahi olsa, sert bir çizgisi olduğunu kabul etmek lazım.
Her şeyin öncesinde, doğanın kendi ruhlarına sahip olmasını ve o ruhlara zarar verdiğimiz sürece, onların da bize karşılık olarak daha sert geleceğini anlatması yeterli olmuş. Zira orada sabit duran doğa (her ne kadar devinim içinde olsa da), biz ona karşı gelmediğimiz sürece bizi beslemeye ve barındırmaya çok aç. Ne zaman ki elinde olanla yetinmeyen insanoğlu daha fazlasının mücadelesine giriyor ve kendini besleyen ellere tükürmeye başlıyor, o zaman altından kalkamayacağımız sorunlar baş gösteriyor.
Bu ve bunun gibi ufak detaylarla tüm endüstriyel ve insan gelişimi şemasını irdeleyen bir çalışma olmuş Mononoke Hime. O günün doğa tasvirlerine bakıp, bugün ne kadar az ağacımız kaldığının farkına varmak bile başlı başlına bir aydınlanma gibi geliyor insana.
Sonuç olarak çok uzun zamandır kendi kalibresinde tek bir çalışma aslında bu film. O yüzden hala izlemediyseniz, bir an önce sıraya almanızda fayda var.

“Hoşuma Giden Şeyler”in kralı… Dededen Beşiktaş taraftarı… Anime izler, altyazılarla uğraşır.