İzlemeyeniniz varmı, emin değilim. Ben tekrar üzerinden geçtim ve iki kalem lafım var.
Not: Elbette ki “spoiler” içeriyor.
Açılışla beraber ilk anladığımızın “garip şekilli yaratıkları öldüren adam Beyond The Grave bizim kahramanımız” olduğu bir anime Gungrave. Ama dahası ve çok dahası var. Konu esasında bu kadar fantastik değil. Hikaye de bu kadar fantastik değil. Ortalama 20 bölüm için bir mafya/arkadaşlık/düşmanlık/sevgi/aşk/ilişkiler serisi iken, 6 bölüm tamamen fantastik, karanlık, insanı rahatsız eden bir hale bürünüyor.
Mevzu iki arkadaşın mafya aleminde kendilerine yer edinme ve silik, ezik yaşantılarından kurtulup saygı duyulan bireyler olmak istemeleri temelde. Ama öyle bir şey oluyor ki, bir şekilde tüm hikaye akıl almaz bir karmaşaya sürükleniyor ve sonunda da toparlanamadan dağılıyor ve bitiyor.
Bir kere esas oğlanlarımızdan yakışıklı çizileni tam bir baş belası. Ben başka bir animede, bu kadar uyuz olduğum ve bu kadar serbest bırakılmış başka bir karakter bilmiyorum. Harry MacDowell’den bahsediyorum tabi ki.
Güç peşindeki küçük namussuz öyle pis oyunların içine giriyor ki, açıkçası birkaç bölüm içinde en nefret edilecek karakter haline geliyor. Yükselmek için kendi adamlarını ya da patronlarını satmak mı dersin? Kendini korumak adına güvenliğini sağlayacak kadına sığınmak mı istersin? Ya da sırf gücü eline geçirebilmek için bir projeye para aktarıp, aktarılan parayı mafyanın aile içine atıp da onların suçlanmasını sağlamak mı? Daha beteri de, can yoldaşını öldürüp, onun hakkında yalanlar söyleyip, arkasından ağlanmamasını sağladıktan sonra, sırf daha fazlasını istemek adına onu hatırlatan herkesi ve her şeyi öldürmek ve öldürtmek mi? Ki buna kadınlar ve çocuklar dahil.
Muhtemelen uzun süre hiçbir karakterden bu kadar tiksinmem. Gerçi bu da ne kadar iyi tasarlandığını gösterir sanırım.
İkinci esas oğlan da Brandon Heat. Akıllı ama sessiz, ilk başlarda gerizekalı zannedilebilecek bir karakter. Maria delisi ama ona açılamayacak kadar da ürkek. Eli yüreğinde, vurduğunu yamultur… Paşam sevgili Maria’sına kavuşabilmek için mafyaya giriyor ve bir şekilde çöpçülükten tetikçiliğe kadar yükseliyor. Sonra tetikçiliği sırasında akıllanıp, arkadaşı Harry ile beraber zirveye oynamaya karar veriyor. Bu uğurda o aşkından yanıp kül olduğu Maria’yı da boşvermek zorunda kalmıyor mu sana? O arada da mafya liderinden hamile kalıp evleniyor mu Maria? Gel sen karmaşanın ortasına.
Tabi söylemeyi unuttum, mafya patronu da aslında içten içe Maria’ya aşık olduğunu saklıyor herkesten. Çünkü hem en yakın arkadaşının kızı, hem de Brandon ile Maria ilişkisinin farkında ve Maria mutlu olsun diye oğlu gibi sevdiği Brandon ile aralarını yapmaya çalışıyor.
Sevgi çiçeği olan kızımız en pis mahallelerden bir tanesinde amcasıyla yaşıyor. Bir gün amcası salak bir çakma mafyacı yüzünden öldürülünce, büyük mafya lideri -Big Daddy- devreye giriyor ve onu himayesine alıp, tüm işleriyle ilgilenmeye başlıyor. Sistemin en çarpık karakterlerinden bir tanesi de Maria işte. Brandon’a deli gibi aşık, gene de sorulduğunda “en iyi arkadaşım” dediği yerler tonla. Brandon onu sevsin diye türlü şaklabanlıklar da yapıyor. Gel gelelim Brandon “ben tetikçiyim, tehlikeli adamım, sana zarar verirler” tadına gelince Big Daddy ile evlenip, hamile kalıyor. O haldeyken bile gene de Brandon’a olan aşkından vazgeçmiyor.
Akabinde Big Daddy var. Bu hikayenin en dürüst adamı işte bu mafya lideri. “Millennion” adındaki grubu kuran kişi. Tabi grup aslında bir tür mafya. Kendi adlarına ufak çaplı saldırılar, şans oyunları, ihaleler ve kaçakçılıklarla büyüyen bir organizasyon. Adam bu grubu, katılımcı ailelerin rahat, huzurlu, paralı ve güvenli olmaları için kurmuş. Kesinlikle düşene vurmayan, zavallıya zarar vermeyen bir yapı oluşturmuş. Tek gerçekleri “Code of Iron” dedikleri durum ki bu da “içeriden her kim, aileden bile olsa, yamuk yaparsa, tiz kellesi vurula” demek oluyor. Malesef ki kendisi Harry tarafından önce kuklalaştırılıyor, akabinde de öldürülüyor.
Bu adamın en başından sonuna kadar giden tutarlı tavrını, sadece Bear Walken’da gördüm. O da türlü yollara sapıyor ama tüm zorlukları kızı için göğüslüyor.
Gelelim hikayenin fantastik kısmına.
Bu Harry denen ibiş, ölüleri tekrar canlandıran bir araştırma grubu keşfediyor. “Necrolyzation” denilen bir işlemle, yaşayan ya da ölü bedenlere ilaç zerk edilmesi ile çılgın güçler kazanılabiliyor. Tabi mafya lideri olmak isteyen birisi için de hem yukarıya tırmanırken, hem de en tepedeyken böyle bir ordu vazgeçilmezdir.
Harry’nin bilmediği tek şey ise, kendisini sattı adlettiği ve öldürdüğü arkadaşı Brandon Heat’in de böyle bir gelişmeye karşı işlemi kendi üzerinde uygulattığı ve standart prosedüre göre daha farklı ve sağlam olarak hayata dönüş hazırlığı yaptığıdır. Gerçi Brandon’un bu kadar ince düşündüğünü zannetmiyorum ama Dr. Tokioka’nın hazırladığı düzenek ve normal canlandırma işlemi ile Brandon’un kaldığı araçtaki ekipmanı karşılaştırırsak, arada farklı bir araştırma sürdüğü aşikar.
Nihayetinde oldu da izlememiştiniz, izlemeye karar verdiniz. Alın size spoilerin şahı;
- Harry MacDowell kadar namussuz bir karakter daha bulamazsınız.
- Sen ki Brandon Heat, sırf belli bir amaçla kendini yaşama döndürmüşken o amaca uygun davranmadın ya, boş boş izlettir insanlara onca bölümü.
- Maria’nın kızı da Maria’nın bu kadar kopyası olmasaymış keşke. Daha diziye destur demeden “bu ya bu yaratığın kızı, olmadı bununla arasında bir olay var” diyorsunuz.
- Bear Walken’ı aslında resmen güçsüz, kifayetsiz bir adam gibi çizmişler. Son bölümlere gelene kadar karizma sağlam, sona varınca yerlerde.
- Güç falan bir yere kadar. “Superior” diye ortalığa saçtığınız güçlerden, asıl güç delisi Harry’nin elinde neden yok? Madem en tepeye oynuyor, ona da bir olay yapılması lazımdı.
- Ortalama bir dirilen -Necrolyzation işlemi gören kişi- 10 gün kadar hayatta kalabiliyor. Peki farklı bir prosedürdür dedik, kabul ettik ama 13 sene hiç sorun yaşamamış olan Brandon, milleti tokatlamaya başladıktan 3, 5 gün sonra neden ölüyor?
- Harry’den tiksindiğimi söylemiş miydim?
Bana kalırsa bu seri 6/10. Ama genel olarak toplayıp, anlatmak istediği şeylerde, karakter sınıflarında, müziklerde, aksiyonda, dramada falan ortalamasını almak ve tabi ki yaşına bakmak gerekirse 7.5’tan 8/10.
Denenebilir. Ama Harry’ye dikkat edin.
Bölümler:
Destroyer in the Dusk | |
Young Dogs | |
Rain | |
Go | |
Millennion | |
Big Daddy | |
5 Years Later | |
Family | |
Dispute | |
Conflict | |
Heat | |
Kind | |
Betrayal | |
Die | |
Harry | |
Letter | |
Mika | |
Grave | |
Superior | |
Brother | |
Duty | |
Remorse | |
Daughter | |
Last Bullet | |
Then | |
Dusk of the Destroyers |

“Hoşuma Giden Şeyler”in kralı… Dededen Beşiktaş taraftarı… Anime izler, altyazılarla uğraşır.