Biscotti Krallığı, Leo Krallığı’na karşı bir savaştadır ve gidişat hiç iyi görünmemektedir. Genel bir yenilgi ve askerlerin moralinde bariz bir düşüş herkesin dikkatini çeker hale gelmiştir ve artık farklı fikirler ortaya sürüp, bu gidişata bir dur demek lazım olmuştur.
Biscotti Prensesi Millhiore, bu noktada dış dünyadan bir kahraman çağırır ve hikayemiz başlar.
Konunun girişinden ve ilk çizimlerden anlaşılacağı gibi, elimizde sevimli ve eğlenceli bir komedi macera çalışması duruyor. Biscotti krallığında düzenli bir çay ve “bisküvi” hali varken -bir de köpek şekilliler-, Leo krallığı’nın da kedigillerden oluşması konuyu tamamlıyor.
Kahramanımız Cinque’nin gelişiyle birlikte senaryo hızlanıyor ve iki ülke arasındaki savaşta dengeler oynama gösteriyor. Japonya’da bir öğrenci olan Cinque’nin atletik ve hareketli yapısı, standart bilgilerle savaşan ülkeler için bilinmez bir kavramn olduğundan ne karşılık vereceklerini bilemiyorlar ve düzen kırılıyor.
Bu arada savaş dediysem de hemen ciddiye almayın. Bu biraz geniş çaplı sportif itiş kakış gibi bir şey. Kimse ölmüyor, yaralananlar hemen iyileşiyor ve bir sıkıntı varsa da savaş hemen bırakılıyor. Böyle bir mevzu yani.
Aslında bu kadar renkli ve sevimli animeler bana pek de hitap etmiyor ve tercih aralığımda da bulunmuyor diyebilirim. Ama hemen her animeye bir fırsat verilmesi ve en azından bir kez görülmesi taraftarı olduğum için de izlemekten geri kalmıyorum.
Açıkçası çizimler ve sevimli karakterler dışında bu seriden bir şey almak mümkün değil. Kendinizi Unicorn’lar diyarında sevimli ayıcıklarla uyku zamanı programlarının birinde gibi hissedebilirsiniz.
Konu pek konu gibi değil ve sıradan. Sonuçta bir başka diyardan bir şekilde olayın ortasına inen ve orada enteresan işler yapan karakterli bolca anime var.
Müziklerde de öyle akıl almaz bir durum yok. Sıradan ama konuya uyar tarzda hazırlanmışlar.
Pek fazla karakter gelişimi de göremiyorsunuz üstelik. çok temel olarak bir iki arka plan olarak yerleştirilmiş kızımız var, onları da şöyle bir üfleyip geçmişler. Tabi buraya kısa bir parantez açmam lazım, aslında gereğinden fazla incelenebilir karakter mevcut. Ancak serinin yapısı, kısalığı ve düzensiz gelişimi dolayısı ile hiçbir tanesine gereken zaman ayırılamamış. Bu yüzden de ister istemez “ara karakter” olarak kalmış tonla “beklemelik” hikaye oluşmuş. Yazık olmuş kısaca.
Kısacası izleseniz de olur, izlemeseniz de ama arada kafa dağıtmak, güzel kullanılmış renkler izlemek ve tüm bir konuya kafanızı vermeden birşeyler görmek isterseniz deneyebilirsiniz. Sonuçta bu seri tam da “çocuklar için” programı olarak dizayn edilmiş.
Her ne kadar, arkasındaki kafanın Magical Girl Lyrical Nanoha’dan gelmiş olması (Masaki Tsuzuki) beklentilerimizi artırmışsa da, elimizdeki malzemenin de sınırları belli. Değilse bile net bir şekilde gelişmeye açık değil. Belki daha fazla üzerine düşünülse ya da gerçekten uzatılmak istenseydi cazip gelebilirdi ama şu haliyle kendinden daha izlenebilir çerez serilerden iyi değil.
Bölümler
Birthday Hero! | |
My First Battle! | |
I Want to Go Home! I Can`t Go Home? Hero in Flognarde! | |
Charge! Princess Recovery Battle!! | |
Severe Battle! Mion Fortress! | |
The Fortune Telling Princess | |
Declaration of War | |
The Day of War | |
Battle at Grana Fortress | |
The Hero, Princess and the Light of Hope | |
Like Flower Petals Dancing in the Night Sky | |
The 4 Conditions | |
Promise |

“Hoşuma Giden Şeyler”in kralı… Dededen Beşiktaş taraftarı… Anime izler, altyazılarla uğraşır.