Bir süredir manga işleri aklımda, okudukça yazayım diyorum ama denk getirmek mümkün olmadı. Bir yerden başlamak gerekiyordu.
Blood Lad temelde iblislerin dünyasında geçen bir ortalama üzeri hafiften ziyade çalıntı bir manga. Nasıl olduğuna birazdan bakalım.
Mangaka: Yuuki Kodama
Yıl: 2009-2018
Bölüm: 85
Durum: Tamamı İngilizce taranmış
Not: 7/10
Diğer bilgiler: Manga çizimleri kesinlikle anime serisinden kat be kat iyi.
Konu
Staz, iblislerin dünyasında kendi hakimiyet bölgesine sahip, oldukça güçlü bir vampirdir. Bir şekilde bölgesini ondan almayı düşünen olursa, seri şekilde tokatlamak gibi enteresan huylara da sahip. Tabii bu aslında sadece dışarıdan göründüğü şekliyle böyle.
Staz aslında genel olarak kendi odasından pek çıkmayan (çıkarsa sıkılıyor), insanların dünyasına kafayı takmış, manga, oyunlar, uzak doğu atıştırmalıkları ve kültürünü köküke kadar öğrenmeye çalışan ve bu başlıklarda hemen her türlü materyali (ulaşabildiği sürece) biriktiren bir delikanlı.
Günün birinde japon bir kız iblisler dünyasına girer, şansa da kendisini Staz’ın bölgesinde bulur.
Haliyle bunu öğrendiği anda da Staz’ın kafadaki ampul yanar. Adam saplantılı olduğu diyardan gelen, fıstık gibi bir hatunla ne yapması gerektiğini biliyordur: Manga, oyun ve uzak doğu hakkında konuşmak!
Ne yazık ki Staz bunlarla uğraşırken, son dövüştüğü vatandaşın gücünün bir parçası kızı yer ve geriye sadece ruhunu bırakıp, kemiklerini tükürüverir. Artık Staz’ın bir amacı vardır: Kızı tekrar hayata döndürmek!
Düşünceler
Blood Lad’in çizimleri oldukça güzel. Yarısına kadar taramalar çok abartılmadan temiz bir teknikle çizilmiş. Karakter ifadeleri, mekan ve efektler oldukça hızlı biçimde okuyanı kavrıyor.
Hemen her sayı için geçerli olmak üzere, konu güzel ilerliyor ve finale yaklaşmadan önce karakter gelişimleri düzgünce paylaştırılmış. Tabii bunda Staz, Fuyumi, Bell ve Wolf’un iç dinamikleri toparlayıcı rolü üstlenmiş vaziyette. Braz da oldukça büyük bir toplayıcı rol almış durumda.
Karakter bağlantıları (neredeyse) oldukça iyi bağlanmaya çalışılmış ve genelinde başarılı olmuş.
Bununla beraber maalesef yarıdan sonraki 15-20 bölüm boyunca gerçekten de ne olduğu , neler döndüğü belirsiz ve havada kalmış, ana konuya bağlı ama olmasa da olur şekilde ilerliyor. Belki bileniniz vardır, aynı “Indiana Jones’u çıkar, Raiders of The Lost Ark tamamen aynı film olur” durumu geçerli.
Ayrıca bazı karakterlerin neden orada olduğu da belirsiz. Tahminim çok daha uzun sürmesi planlanmış ama mangakanın zırvalaması yüzünden toparlanıp bitirilmiş bir manga.
Örneğin Braz’a ayrılan sürenin en az 10 katının Staz’a verilmesi gerekirdi. Basit basit şeylerle sayfa doldurulmuş ama homojen tutulmuş. Staz ve Braz’ın oldukça süzülmüş bir geçmişini okuyoruz.
Deku, Saty, Liz, Mimic, Hydra, Mamejirou gibi karakterler çok daha geniş hikayerle birlikte ana konuya yancı edilebilecekken, tamamen gereksiz ve hatta sonunda da “lan bunları unuttum aslında” diye içeri zorlama sokulduğu belli olan Beros ve Goyle’a çok fazla yer ayrıldığını düşünüyorum. İşin mizahi yönüne yüklenmek için böyle karakterlere gerek var, doğru ama gruba aykırı moddalar maalesef. Bilmiyorum, belki de bana öyle geldi, kimbilir?
Toparlayalım lütfen
Blood Lad oldukça keyifli, başına oturursanız birkaç gün çok keyif alacağınız, garip kusurlarının yanında insnı rahatsız edecek derecede kendisine bağlayabilecek bölümlere sahip bir manga. Çok daha düzgün tasarlanabilir ve genişletilebilirdi ama olmamış. Ama bu haliyle de oldukça güzel.
Tek cümleyle özet geçsek?
Naruto çakması vampir hikayesi…

“Hoşuma Giden Şeyler”in kralı… Dededen Beşiktaş taraftarı… Anime izler, altyazılarla uğraşır.